Avuç içleri yukarıya bakacak şekilde ellerini havaya kaldırdı. Şimdi hesap ödeme zamanıydı. Sicimle akan gözyaşlarını bile silemedi. Her bir damlası avuç içine akarak ıslaklık bırakıyordu. Yavaşça araladı kıpkırmızı gözlerini. Yine karşısındaydı. Ama işin tuhaf tarafı, bu sefer onla mücadeleye girecek gücü kendinde bulamıyordu.
"Ne?" dedi ellerinin üstüne hala yanmakta olan kor bırakılırken. Önce sağ eline, daha sonra sol eline bırakılan kor ile kendini cehennem ateşinin ortasına düşmüş gibi hissetti. "Cezam ne?" haykırarak söylediği bu cümleler,yerini derin bir sessizliğe bıraktı. Bir süre canı ile cebelleştikten sonra bir gülme sesi duydu. Bu, daha çok aşağılayan bir ses tonuydu. İyice derisi soyulan avuçlarına yeni bir kor bırakılırken bir fısıltı duydu.
"Yanlış bu bir ceza değil. Bu senin bedelin" Kızın acıdan kavrulan bedenini umursamadı bile.
"Ve senin bedelin sevdiğinle zavallı kız...Sevdiğinle"
Ve fısıldadı sonra;
Hep yanında, baş ucunda...