|Yetişkin içeriklidir.| Kar gökten aşağı o kadar güzel süzülüyordu ki sanki kar küresinin içindeydik, dışarıda karlar usulca yere düşerken biz küçücük bir odada bedenlerimizi özgürlüğe kavuşturuyorduk. Tenim alev alıyordu, bu adamla buluşan tenim öyle bir yanıyordu ki dışarıda süzülen karların havaya yarattığı soğuk bile bedenime yardımcı olmuyordu.
Nasıl yardımcı olabilirdi ki?
Dudaklarını hissediyordum; göğsüme minik öpücükler bırakıyordu. Bıraktığı her öpücük kalbimde yankılanıyordu, bu öyle bir yankılanmaydı ki dudaklarımdan dökülen her bir inilti bedenimi daha fazla yangına sürüklüyordu.
"Kraliçe" diye fısıldadı, nefesi bu karlı ve soğuk havaya inat alev alevdi. Bir kor gibi parmaklarımın altında yanıyor ve nabzımın atışını körüklüyordu. Bedenim öyle bir yanıyordu ki, cehennem sanki buraya inmişti. Görünmeyen bütün varlıklar ise sanki bu gece için kar olarak bu odanın etrafını sarıyordu. Bacaklarım bu günahı daha çok istercesine aralandı,
"Doktor" dedi ve mırıldanmaya devam etti. "Bu gece tenime bıraktığın o 88 dikişin bir anlamı olmalı?" kaşlarım çatıldı, dudaklarıma hafif bir öpücük bırakarak ellerini çıplak bedenimde gezdirdi.
"Sana bu şekilde dokunduğum gibi tenime dokun ve istediğin bir yerde dur." Sesine puslu bir hava karışmıştı. Sanki karanlık bir ormanın içinden yüzüme fısıldıyordu. Elimi kaldırdım usulca ensesine dokundum. Bu hareketimle bana göz kırpmıştı.
"Bu gecenin ruhu için bedenime bir iz bırakmam lazım, bedenime attığın bu 88 dikişin bir anlamı olmalı.."
-16.5.23