Ona inanmak istiyordum, diğer insanlar gibi gerçek gözümün önündeyken görmezlikten gelip karşımdaki adamın yalanına inanmak istiyordum tüm varlığımla, fakat ne gerçekler buna izin verirdi ne de gelecek..
Son kez arkama baktım, dizlerinin üzerinde başını önüne eğmiş omuzları sarsılıyordu, onu ağlarken ilk defa o zaman görmüştüm.
Gözyaşlarıma ya da acıdan titrecek sesimi umursamadan dudaklarımı araladım
"Aşk körse eğer, en çok gece yaraşır ona.
Gel soylu gece, ey ağırbaşlı karalar giymiş ana.
Gel de öğret bana, nasıl kaybedilir
Bir çift lekesiz bekârete oynanan oyun
Bu tanımadığım aşk cesaret buluncaya kadar,
Yanaklarımda kanat çırpan bu vahşi kanı
Kara pelerininle ört ki, gerçek sevgi
Alçakgönüllülükle davranıp doğal görünsün..." sustum, gecenin sadece bir sokak lambasının aydınlattığı karanlıkta Juliet'in sözleri karışmıştı diz çökmüş adamın hıçkırıklarına..