Papatya dolu bir bahçede gözlerimden akan yaşlarla uçurumu seyrediyordum. Bir insan nasıl olur da birini papatya gibi sevebilir ki... Seviyor mu sevmiyor mu belli değil... Sorsa canını acıtacak diye korkuyor... Arkadan gelen hışırtıyla dönüp ona baktım. Kirpiklerine kadar aşık olduğum adam yanıma gelip kızarık gözleriyle durdu yanımda... Gözlerimi kapadım. Rüzgarın papatyalara çarpan sesini dinleyip ağzımdan çıkan kelimeleri serbest bıraktım. İkimizin de canı yanıyordu... "Bir de papatyalar vardır.. Bir ''seviyorum" kelimesini sığdıramaz onca yaprağına. Kimileri sapından koparılıp gülen suratların başına taç olurken,diğerleri ezilip , koparılıp ölüme mahkum edilirler.'' Burnumu çekip tenime etki eden göz yaşlarımı sildim. ''Bazı erkekler vardır... Kimileri kızlarla eğlenip çöp gibi kenara atan... Kimileri de sevdiğini sahiplenir. Kızlarsa... Bir papatyaya güvenir. "Seviyorum,sevmiyorum" lafına. Bir çoğu sevgi lafına bürünürken birileri öyle laflara bürünür. Papatya katili olurlar. Ve siz bayım... Benim nasıl biri olduğumu merak ediyorsanız kalbinize bakın bayım. Ve unutmayın ki siz bayım. Benim papatya sevdiğimi bilmelisiniz..."Dedi kadın. Erkekse ona kızarık gözleriyle bakıp ağzından o güzel kelimeleri bıraktı... "Ve sen kadın. Sen hiç birinin gülüşünü uzaktan izledin mi? Hiç senin olmayacak bir gülüşü sevdin mi? İnsan sahip olmadığı şeyleri de sevebilirmiş. Ben bunu seninle öğrendim. Ki sen kadın... Sen öyle bir yağmursun ki. Her damlada kaçacak yer arar bu adam. Çünkü dokunsan bir daha tenime. Olduğum yerde olduğum gibi yeniden severim seni.Benim üstüm başım sensin... Şimdi soruyorum sana kadın...Gülüşünden toplamam gereken papatyalar var... Papatyam olur musun?..."All Rights Reserved