Ayrılık konuşmasını yaparken iki soru sordu bana ağabey.
- Aklına günde kaç defa geliyorum? dedi.
Sustum ağabey cevap veremedim... Derin bir iç çekerek,
- Kimlere bizden bahsediyorsun? dedi.
Yine sustum. İçim yana yana, sustum. Bağırmak istiyordum, boğazımdaki düğüm izin vermiyordu. Yutkunamıyordum. Laflarıyla öldürüyordu, sesimi bile çıkartmıyordum. Cevap vermeyince arkasını döndü, geldiği gibi gitti. Bir insan gitme kararını aldıysa zaten hiç olmamışız demekti ağabey. Bunu hiç bilmedi..
Sana birkaç sır verebilir miyim Ağabey?
Aklımdan hiç çıkmıyordu
Ama o " Aklımdan çıkmıyorsun" dememi bekledi. Bense hiç söylemek istemedim. Bahsetmedim ağabey kimselere. Bahsedemedim. Kıskandım. Onun saçları tenine değiyor diye, saçları olmak istiyordum. Onu nasıl bu kadar kötü olan insanlara anlatabilirdim?. Farklı bakış acı'larımız vardı; O şiirleri kimin yazdığını merak ederdi bense kimin yazdırdığının.. Bu yüzden bile olmazdı zaten..