***Aşk-ı ah'tan inşiraha varışın hikayesi*** Sana yazıyorum tüm kalp ağrılarımı Aşk tüten bütün sözlerim sana Senin için bütün kelimelerim... Sen diyince; Ruh eşim, akşam güneşim Yanışım sana değil, Yosun rengi gözlerine... Ve bir de Günün en sevdiğim vaktine... Yanışım O vakti inşa edene... Bu hikaye Gökyüzümü ışıldatan akşam güneşime... Yusuf, Minel'le başlayan, ismi AŞK olan o parıltılı yolculuğunun; birden bire karanlığın en dibine gömülerek sona erdiğini sanıyordu. Ta ki Sonsuz Aşkın saf altından ışıltıları, mahkum olduğu kör kuyusunda onu bulup, sarıp sarmalayıp kuşatıncaya dek... Adı aşk olan o yolculuk asıl orada başlıyordu. Asıl olana.. En gerçeğe... Aşka... Yani 20 sene sonra çocukları nasıl ve ne zaman tanıştıklarını sorduklarında, şöyle diyeceklerdi onlara ; " Altın renkli ışıltıların sahibini ararken altın renkli ışıltılar vaktinde... " Günün en sihirli deminde; akşam güneşinde...