Kızlar babalarına düşkün olur. Hatta onların ilk aşkları babalarıdır. Annelerinden bile kıskandıkları olur babalarını... Onlar için en bük kahramandır baba. Boyu çook uzundur. Güçlüdür. Kuvvetlidir; en korkunç devleri bile yenebilir babaları.. Babalar için de durum hiç farklı değildir. Gün boyu çok sıkıcı işler yapmış olsalar bile, evin kapısına geldiklerinde kapıyı açan minik prensesleri her şeyi unutturur onlara. "Anne babam geldi... Hoş geldin babacım!" Nidaları günün bütün yorgunluğunu ayakkabılar ile birlikte kapının önünde bırakmak için yeterli sebeptir. Kızları hiç büyümesin ister babalar. Ama çare bulamazlar buna. Gün geçtikçe büyür, büyüdükçe sevdaları ve sevdalıları değişir kızlarının. Çare yok. Uykudan uyandırmaya kıyamadıkları prensesleri önce okumak için, sonra da kendi yuvalarında hayatlarını devam ettirmek için uçmak zorundadırlar. Kendi elleriyle uçurur babalar; gözyaşlarına hakim olamasalar da kızlarının mutluluğu için buna katlanmak zorundalar. Kız çocuk kendini sevdirir ama kendi de çok sever. Özellikle babasını. Bu nedenle babalar ve kızları bir çok hikayeye, bir çok şiire, bir çok resime konu olmuştur. Elinizdeki bu eserde de bir baba-kız sevgisini okuyacaksınız. Hasretle gelmesini beklediği kızına hep hasret kalan bir babanın sitemkar bekleyişini... Hayatındaki bütün boşlukların çıkışının dönüp dolaşıp aynı yere geldiğini görmekten kurtulamayan nazlı bir kızın hayatın çarkları arasındaki çabalarını... Anne olduğu zaman çocuklarına duyduğu alakadan sonra bazı şeyleri nasıl esefle andığını... Kardeşleriyle paylaşamadığı ,annesinden bile kıskandığı babasına içten içe duyduğu özlemini okuyacaksınız. Hem babanın hem kızının yanlışlarını nasıl telafi ettiklerini okuyup kendinizden olanları bizlerle paylaşacaksınız. ******
1 part