Herkesin yastığının yanında hayat vereceği bir başucu kitabı olmalı hayatında . Ona dokunduğunda duygularını , hislerini , kalbini hissedebileceği. Belki bu kitap o kitaptır . Bu kitap senin başucu kitabındır.Belki aynı acıları paylaşıyoruz , aynı duyguları sabitledik içimize . Aynı şarkıyı dinlemişizdir belki . Aynı anda kahvemizi yudumlamışızdır. Belki bu kitap sana söylemek istediğin ancak söyleyemediğin şeyleri söylemeye gelmiştir . Sana hislerini hissettirmeye gelmiştir . Doğra ya , biz duyguları duygusuz insanlar tarafından yok edilmiş kalpleriz . Acılarımız ortak . Herkesin bir kalp ucu sevdiğini olmalı hayatında taşıdığı. Her nereye giderse gitsin , onu da kalbinin ucunda taşıyabileceği . Yaşadığı her şeye , nefret ettiği ne varsa onlara güzel bir bakış açısıyla bakmanızı sağlayabilecek biri olmalı gülüşlerinizin altında.Benimde hayatımda taşıdığım kalp ucu insanı sizlersiniz. Ben içimdeki acıyı , mutluluğu, pişmanlığı hep size döktüm . Beni siz anladınız . Sizin iç sesiniz, söylemek istediğiniz ancak söyleyemediğiniz şeyleri size söylüyor . Ve bunu sizin yerinize çoğu zaman ben yapıyorum . Bunu kitap senin başucu kitabın . Yalnız uyuma diye . Ve sen benim kalp ucumda taşıdığımsın .
İç sesim sensin .
Size dökülüyorum ben de .
Beraber toplarız diye ,
Çayı koydunuz mu ?
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı.
Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesinden koparıldığını söyledi.
Seneleri acıyla geçen Melis, kendini yepyeni bir sayfa açmış halde buldu ama hiçbir şey beklediği gibi değildi. Olamazdı.
Çünkü onun sevilmeyecek çok yanı vardı.
"Koskoca evinize bir beni sığdıramazdınız. Madem sığdıramayacaktınız, o zaman beni o cehennemden neden kurtardınız?"