Bir alfabe düşünün. İçinde içimizi anlatabilecek her türlü simge ve sembol var. Fakat en basit hislerimizi bile zaman zaman o simgelerle izah edemeyiz. Kime ya da neye dertlendiysek çakılı kalırız köhne bir duygu limanında... Ve hiçbir liman benzemez ona. Huzursuzluğu huy edinmiş bir yalnızlıkla sarmalanmış bu liman, duygularımıza tercüman olamayacaktır. İnsan inanır ve "inanma" ihtiyacına muhtaçtır. Bu muhtaçlık durumu belki de yaşlandıkça zuhur eder hayatımızda. Hani doğduğumuzda bağımlıyızdır ailemize büyüdükçe değişir bu durum lakin galiba biz öyle zannederiz. Büyüdükçe artan sorumluluk duygusu bizi iyi insanlara inanmaya iter. İşte tüm meselede burada başlar. Merhaba! Ben İnsanlık Topraklarının Çocuğu... Garip bir yolcu... Ve ben anlatırım ama senin anladıkların benim anlattıklarım olmayabilir...All Rights Reserved
1 part