Ruhumun ve bedenimin yalnız öleceğine karar verdiğim dönemlerde, o çıktı karşıma. Bütün acı, üzüntü ve hayal kırıklıklarıyla beni kendine dahil etmek istedi. Etti de. Ama sorun kapalı bir kutuydu. Ve o kutu bendim. Hiç kimsenin beni çözmeyeceğine eminken, nasıl ruhumun derinliklerine kadar inip beni çözmeye cürret ediyordu? Onun ruhuna yardım ederken, o da benimkiyle uğraşıyordu. Ve ben bunu istemiyordum.
Aşkı sadece birisine bağlanmak ve sonra bağın kopması sonucunda yaşanan ufak çaplı acı olarak tanımlarken, şimdi bu tanımı, kendi kurallarına göre değiştiriyordu.
Beni ve bütün hayatımı değiştiriyordu.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."