Babasının evliliği sonrası İstanbul'a, annesinin yanına dönen İstanbul, İstanbul'da bıraktıklarını aynı yerde bulabilecek mi?
İstanbul, sarışın, mavi gözlü ve güzel bir kız olduğu için Aptal Sarışın denmesine maruz kalan zeki bir kız. Aslında zekiliği sadece sanat için geçerli, çünkü okulda aldığı notları göz önünde bulundurursak pek zeki olduğunu söyleyemeyiz. Tek yeteneği resim çizmek olan İstanbul, kazandığı yarışmayla katıldığı okulda neler yapacak?
Pamir; kumral, kahve gözlü bir erkek olduğu için diğer Türk erkeklerinden farklı görünmüyor. Ama tek farkı, İstanbul için aşırı yakışıklı olması. Pamir'in en yakın arkadaşı Doğu, aynı zamanda da İstanbul'un ilk sevgilisi. İstanbul'u aldatmış ve peşini bırakmamıştır. İstanbul Muğla'dan ayrıldığında Doğu da onun peşinden İstanbul'a gitmiş ve en yakın arkadaşı Pamir ile karşılaşmıştır.
Pamir ve İstanbul'un arasını bozmaya çalışan Doğu, ağzı burnu kırılmadan hikayeden sağ çıkabilecek mi?
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."