Bilinmezliğin içinde boğuluyordum. Nefesimi tutmaktan ciğerlerim birbirine yapışıyordu sanki, dayanmaya çalıştıkça unutuyordum. Ölmeden önce, en sevdiğin gözünün önünden geçer, demişlerdi. Haklılardı. Şimdi onu, binlerce film şeridinin arasında görüyor, beni arayışındaki çaresizliği izliyordum. Bilincim yavaş yavaş kapanırken, etrafımdaki dalgaların kan kırmızısına büründüğü ve beni tamamen esir aldığının farkındaydım. Farkında olduğum son şey de bu oldu zaten. "Sen gittiğinde, kalbimin parçaları seni özlüyor. Görmeye geldiğim yüz de kayıplara karışmış, sen gittiğinde."