"Ağlamak bebekler içindir" diyen arkadaşım Kaya'yı hatırladım bir an. Haklıydı. Ağlamak bir zayıflıktı. Aslında insancıl olan her duygu zayıflıktı bana göre.
Ancak gülmek öyle miyidi? Gülmek farklıydı. Bir insanın sadece güldüğümü görerek yorum yapamazsınız. Gülmesinin bir çok nedeni olabilir.
Belki acıdan, belki hayal kırıklığından, belki mazoşistliğinden, belki yaşadığı şoktan belkide duyularını saklamak maskesini taktığından bel ki de gerçekten mutluluğundan.
Peki ben? Ben neden gülüyordum? Acıdan mı? Yoksa hayal kırıklığı mı?
Hayır. Gülüyordum çünkü şaşkındım, 1 sene önce biri bana gelip bunların olucağını söylesek en yüksek sesinle kahkaha atardım
Nitekim söylendi de ve evet ben aynı tepkiyi verdim. Evet inanmadım. Evet güldüm.
Sahi, ben bu kadar derine nasıl inmiştim?
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."