"Deniz ile gökyüzünü ayıran o ince çizgiye astım hayallerimi. Bazen bir rüzgar esti, savurdu düşlerimi. Bazen de yağmur yağdı, damlalar değdi tenime. Umut en güçlü silahımdı. Ben hep bekledim, o hiç gelmeyen gemiyi. Geleceği günün hayaliyle, ne dünler feda ettim. Bugünüm yarında, umudum onda kaldı." Sözlerimi bitirdikten sonra başımı eğdim ve bakışlarımı oynadığım parmaklarıma indirdim. Önce bir sessizlik oldu, sonra iç çektiğini duydum. "O gemi bir gün gelecek. Biliyorsun, değil mi?" dediğinde dudaklarım yorgun bir gülümsemeye ev sahipliği yaptı. "O gemi karaya oturdu be Deniz." "Otursun. Biz Fatih'in torunlarıyız, karadan da yürütürüz." Hiç beklemediğim bir şekilde kurduğu bu cümlesi, ona hayranlıkla bakmama neden olmuştu. Nerede ne söyleyeceğini her daim biliyordu. Görmekten umudunu kesmiş birine gökkuşağı vadeden biriydi o, benim gözümde. Daha önce tüm güzelliklere kördüm, şimdi gözümü açmıştı. Onun böyle umut dolu oluşu, bana da umut veriyordu. Ne kadar karamsarlığa düşersem düşeyim; söylediği her cümleyle en olmaz şey olacakmış gibi geliyordu sanki. Bakışları, inancımı körüklüyordu. İlk yayınlanma tarihi: 12 Nisan 2015 İkinci yayınlanma tarihi: 29 Mayıs 2016
53 parts