(+21 yaş sınırı.)
İntikamın sivri pençeleri arasında pusulasını kaybetmiş eski bir komando...
Her şeyini kaybetmiş, ölüme tutkun bir savcı...
Kanla yıkanmış bir gece, cehennem menfezlerinden arza akan dehşet verici bir yangın...
Tutuşmuş cesetler, işlenmiş günahlar, sır gibi saklanan yalanlar...
O geceden sonrasını eşelemek diplere gömülen her ıstıraplı acıyı gün yüzüne çıkarmak demekti. Darbeler yapılmış, oluk oluk kanlar cehennem vadilerinden akmıştı. Fakat o geceden sonrası eşelenmeye değerdi:
Şeytanlar, ağlayacak; aşk, sadece susacaktı.
Feri sönen gözlerdeki ölme arzusu, ışığını kaybeden ruhtaki öldürme tutkusunu alaşağı etti. Geceleri yaşayan bir katil, üzerine gece sinen güne sığındı.
"Yalnızlık, karanlıkta büyür. Çaresizlik, karanlıkta yakalar insanı. Ruh, karanlıkta boğar bedeni. Ben senin karanlığınım. Senin olmamı istemesen de seninim."
Kitabın şarkısı: Gone With The Sin, HIM.
...
Kitabın basım, yayım ve yayın hakları tamamen şahsıma ait olup diğer tüm hakları saklıdır. Her bir cümlesi, olay örgüsü, kitap adı, karakter adları gibi tüm unsurları tescilli olup rızam dışında kullanılması, paylaşılması, basılması, kopyalanması ya da taklit edilmesi halinde hukuki süreç başlatılacaktır.
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....