"Okulun yeni popüler erkeğini de sonunda gördük." deyip iç çeken Berrak'a çevirdim başımı. "Kim?" "Bak, şuraya oturan yakışıklı. Artık bizim okulda okuyacakmış. Üçüncü sınıf, iç mimarlık okuyor. Çok yakışıklı değil mi?" Berrak, çok meraklıydı. Bizim etrafımızda ne olup bitiyor, her şeyi anında öğrenirdi. Bunu da anında öğrendiği gibi. Başımı gösterdiği kişiye çevirdiğimde gördüğüm kişiyle ağzım açık kalmıştı. Bu, bu oydu. Bu sabah hayatımı kurtaran adamdı. Kaderin böylesi. Yalnız başına oturuyordu ve etrafındaki kızların onunla konuşma çabaları karşılıksız kalıyordu. Çok da cool'uz. "Var ya, adam hiç kimseye yüz vermiyor. Hiçbir kız ona yaklaşamıyor. Sanırım sana bile hayır derdi." Bu çok gereksiz bir cümleydi. Ne gerek vardı bunu söylemeye şimdi. Ama söylediği içime oturmuştu çünkü haklıydı. Bu sabah bana pek yüz vermemişti - tabi ben ona sırnaşmamıştım, konuya açıklık getirelim- ve bu beni biraz sinirlendirmişti. Çünkü ben erkeklerin ilgisine ve hayranlık kokan bakışlarına alışkındım ve tabiki bu benim gururumu okşuyordu. Ama bu adamın böyle soğuk olması... "Emin misin?" "Kusura bakma kankacığım ama öyle görünüyor." Bu neden bu kadar sinirlendiriyordu beni bilmiyorum ama onun beni görmesini, beğenmesini istiyordum. Öfkeme yenik düşerek, pişmanlıktan öleceğim bir cümle döküldü dudaklarımın arasından. "Var mısın iddiasına?"
21 parts