O dalında kopardığı böğürtlenin bedelini ödüyordu.
Böğürtlen yüzünden lekelenen minik ellerinin, bir gün kanın ızdıraplı hükmü içinde kızaracağını bilemezdi. Kan onun ellerinin üzerinde, zehirli bir sarmaşığın dikeniyle örselenmişti.
Genç kız göğe doğru çevirdi bakışlarını, gök yüzlü bir adam vardı avuçlarının içinde. Sonra fısıldadı cennetin en güzel köşesine.
"Seni bana getiren bir böğürtlense, dikenleri yüreğimi yaksa bile senden vazgeçmem. Sana ellerimi değil, sana yüreğimi kurban ediyorum, dinle beni ;biz seni bir böğürtlenin damak yakan acısıyla sevdik."
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....