Uyuşturucu bataklığında boğulan, tüm ailesini bir şekilde yitirmiş dengesiz ve mutsuz bir genç kız. Uyuşturucuya kurban vermiş, terk edilmiş ruhu yaralı bir genç adam. İngiltere'nin tekinsiz mahallelerinden birinde geçen bu hikayede umudu, güveni ve gerçek sevgiyi okuyacaksınız. Bir mutlu son masalı değil, gerçek bir temiz sayfa hikayesi okuyacaksınız. ** ''Görebildiğim tek şey karanlık, duyabildiğim tek şey sessizlikti. Acıyı içime kapatmış gibiydiler.'' -Rachel Stevens ''Sesin geldiği yöne doğru baktım ve o anda çarpıldım. Kafeteryanın en kalabalık masasının merkezi gibi gözüken bal gözlü çocuğu bir yerlerden tanıyor gibi hissettim... Ama onunla ilgili anılarım sadece hislerden ibaretti. Görüntü veya ses yoktu, sadece his.'' - Rachel Stevens ** ''Sadece biraz eğlenmene bak, Charles. Biraz akışına bırak, ölmezsin.'' dedim gülerek. ''Ne dediğini bilmiyorsun sen.'' dedi ters bir sesle. ** ''Bana izin ver.'' dedi. ''Yardım etmeme izin ver.'' Gözlerim dolarken ''Bana yardım edemezsin.'' diye fısıldadım. ''Kimse edemez.'' ** ''Charles'a güvenme.'' -Charlotte Hayden. ''Belki de ondan gerçekten uzak durmalısın, Rae.'' -Lily Collins. ''Bana güven.'' dedi tereddütlü bir sesle. ''En azından sana yaklaşmaya çalıştığımda beni itme.'' -Charles Burrows ** -Eymen Eser-