Bi kaç kadeh alkol ve biraz izmarit..
Mutluluğunu aramayanların , gerçekleri yalanlara yaşatmanın hikayesi olayımız. Her gecenin sisli karanlığında o dolunayın önüne geçen bulut kütleleri gibiydiniz. O ışıldayan parlaklığın üstünü örtebilecek tek şey O'ydu, derin bir karanlık misali.
Gökyüzünde binlerce bulut varken neden sadece sende kararıyordu bu ay'ın ışığı? Lakin şunuda kabul etmek gerek; gerçek şu ki hiçbir zaman o kadar parlak değildik, parlak bilindik ve defalarca kez önümüzü kesti bir karanlık. Ama hiçbiri gerçeği, sahip olduğumuz ışığı, yalan edememişti. Şayet bir bulut o parlak ruhunuzu elinizden alabiliyorsa unutmayın siz yeterince karanlık görmemişsiniz.
Gerçeğini bilmeyen lakin anlatılan yalanlarla da avunmayan bir gencin hikayesi..
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...