Benim için hayat sınavlara çalışmaktan ibaretti.Aslına bakarsanız bu çok çalışkan olduğumdan değil, yapacak başka bir şey bulamamamdan kaynaklıydı.Gerçi derslerde de pek başarılı olduğum söylenemez ya, neyse! Sosyal medyaya gelince, hiç sosyal medya hesabı açmamıştım.Aptal mıyım?Hayır, sadece umrumda olmayan insanları takip etmeyi pek mantıklı bulamamıştım.Sonuçta kim sevmediği insanların fotoğraflarını her dakika telefonunda görmek isterdi ki?Bana "İyi de sevdiklerinin neler yaptığını merak etmiyor musun?" diye sorabilirsiniz ki haklısınız onların neler yaptığını ben de her arkadaş canlısı birey gibi merak ediyordum.Ama ben zaten yakın arkadaşlarımın hayatlarını her fırsatta birinci ağızdan dinliyordum bir de fazladan, mutsuzken mutluymuş gibi poz verdikleri fotoğraf çabalarını görmeyi oldukça sıkıcı buluyordum.Eğlenerek yaptığım nadir şeyler vardı.Kitap okumak ve müzik dinlemek gibi sıradan şeyler.Onun dışında söylenecek, kayda değer bir şeyim yoktu, muhtemelen bundan sonra da olmazdı.En azından ben öyle sanıyordum.Herkesin beklediği o cümleye geleyim.Ta ki üniversitede il dışında okumak zorunda kalıncaya kadar...
Açelya hayatındaki tüm olumsuzluklara rağmen gülmeyi bilen mutlu bir kız
Tekin ise hayatındaki düzensizliğin hakkını vererek somurtan ve katı kuraları olan bir adam Açelya'nın tüm hayatı bir holdingde işe başlamasıyla komple değişmişti bir sekreter ve patron aşkı ama onların aşkı sıradan bir aşk degildi.gerçek aşkı buldum mutlu olucam dedikleri anda sarsıldı onların ilişkisi ama her savaşın sonunda ila bir kazanan ve mutlu olan bir taraf olur ama dimi........