Inanılmazlığın inanılır yanlarını, yağmalanmış kutuplaşmaları, dualitenin bireyselleştirilmiş algısını ve çelişkilerin çarpıcı iç yüzünü Eflatun Haman( Levent) ve Nur ile sıradışı hayatların bizde nüksediş ve tropik hallerini deneyimleyecek, bakış açınızı farkındalık sınırlarında zorlayacaksınız. Aynı zamanda Kutay ve Aysu ile derin ve soluksuz bir aşkı, Hatice Hanım ve Ahmet Bey ile hayatın meşakkatli yansımasını şevkatin ve iyiliğin evliliğin temelinde ki kökenlerini Betül, Eda, Belgin, Ayşegül, Kübra, Mehtap ile dostluğun sığdırılamaz sadakatini, sıcaklığını öğreneceksiniz. Evreninize bir de bu pencereden bakmanız sizleri kaosun ızdırap yaşatan karmaşasından çekip çıkaracak ve ruhunuzun yırtıklarına merhem olacaktır. Bu sancıyı deneyimlemeye hazır mısınız?
❝Burası Karadeniz, burada hiçbir aşk mücadelesiz olmaz.❞
"Karadeniz'e eskiden Konuk Sevmez Deniz derlermiş," dedi. Sesindeki buz dağı yüreğimi titretti.
Bunu daha önce hiç duymamıştım. Demek hırçın dalgaların sahibi olan Karadeniz'e Konuk Sevmez Deniz diyorlardı. İlk kez duyduğum için olsa gerek garibime gitmişti. Ben de buraya gelen bir konuktum.
"Peki ya, öyle mi?" diye sorduğumda bakışlarımı usulca ona kaldırdım. "Burası gerçekten konuk sevmez mi?"
"Sevmez," dedi Kuzey net bir dille. "Alır, götürür, öldürür seni. Sen de elbet gideceksin buralardan, ait olduğun yere döneceksin. Buralar hiç konuk sevmez."
Bir düşman kapıyı çalar.
Elinde ölümle bekler.
İmkânsız bir aşk başlar.