Yeni bir hayat vardı, yıkılan kalbinin avuçlarında. Belki de yeni yıkımlar. Terk ediyordu hüzünlü sokakları, ağlayan geceleri, çığlık atan rüzgârları... Terk ediyordu geçmişin hain yalanlarını, ondan alınanları, gözyaşlarının mahkûm olduğu acılarını. Yeni bir umutla doğuyordu sanki bu sabah ama biraz daha yorgun ve kırgındı. Belki vazgeçişinin yorgunluğuydu bu belki de vazgeçmekten korktuğu içindi...
''Bir vazgeçiş var, bir yok oluş. Her şeye rağmen ayakta dururken, birden yıkılış var. Bu bir kurtuluştur belki ama bunu fark etmek çok zor olsa gerek... Yeni hüzünler var, yeni yıkılışlar, kalışlar, gidişler, mutluluklar... Yeni ölümler var. Yeni hayatlarda yeni yaşanacaklar, yeni yaşanmışlıklar var. Yeni yağmurlar yağacak taptaze acılarla, yeni güneşler doğacak unutulmaz mutluluklarla. Yeni hikâyeler başlayacak en masum duygularla ve yeni aşklar bitecek başlandığında...''
İnsan her yara aldığında daha çabuk iyileşir mi gerçekten?
Yoksa o yaralar zamanla sadece daha derine mi işler?
Acı, yalnızlık ve bitmek bilmeyen karanlık... Bunlar büyürken bana eşlik eden tek duygulardı.
Çocukluğum onların nefretin gölgesinde sessizce kayboldu.Sevilmenin ne olduğunu bilmeden, ağır bir sessizlik içinde geçti.
Büyüdüğümde yanımda yalnızca alıştığım o soğuk boşluk vardı. Yaralar birikti, izler derinleşti. Hepsi bir şekilde geçti ya da geçmedi. Şimdi geriye ne kaldı bilmiyorum; sadece bir boşluk, sessiz ve sonu olmayan bir boşluk...