Sonunda ameliyathaneden çıkan doktoru görmemle hızla ona ilerledim ve yakalarından tutup ''Söyle doktor, ne oldu? İyileşti değil mi? Ne zaman görebilirim?'' dedim beklentiyle. Doktor konuşmayınca tekrar ''Söylesene be, adam.'' dedim ''Bize geldiğinde durumu oldukça ağırdı hanımefendi. Bacak ve kolu kırılmıştı. Göğüs kafesi kemikleri de büyük miktarda zarar almıştı. Bunun yanında doku yırtılmaları da vardı. Çarpma esnasında kafası önündeki bölmeye çarpmış ve kafasında da çatlaklar meydana gelmişti. Çok uğraştık.'' durdu. Kelimeleri seçmek ister gibiydi. Ağzından dökülecek tüm harfler ruhumdan bir parça alacaktı. ''Fakat... Hasta kurtulamadı. Kalbi durdu.'' Sözleriyle birlikte başıma giren ağrı çoğaldı. Acı uçan kuşun sırtındaydı. ''Ölüm saati 17:12.'' etrafıma bakınmaya başladım. Her şey şekilsiz bir yığından ibaretti. Duyduğum acı çığlıklarına kulaklarımı kapatmak istedim. Kulaklarımı koparıp acıların içine atmak istedim. Ellerimi önüme kavuşturup başımı eğdim ve kendimi yere bıraktım. Onunla olan bağlarımız yavaş yavaş kopmaya başlamış sıtma hastaları gibi tekrar titremeye başlamıştım. Güçlü sarsıntı eklemlerimi kopartmaya çalışıyor gibiydi. Daha fazla dayanamayıp dilimin ucundaki acıyı serbest bıraktım. Çığlığım tizdi. Gerçekleri kapı dışarı etmek ister gibi gibi.All Rights Reserved