"Ay'ın en saf hâli usul usul yansıtırken yeryüzüne ışığını, adam sandalyesini çekti. Elinde bir kalem, önünde bir defter... Yazmaya başladı.
Adam yazarken, iki çocuk ruhlu kız yaşıyordu.
O gece, o masaya yeşil bir defter bırakıldı. O defterle birlikte hayaller, umutlar da bırakıldı.
Ne garipti...
İki genç kız, otuz sayfa bile etmeyen bir defterin peşinde koşturuyorlardı."
"Hayır!" diye bağırdı Erva, silgiyi eline alırken. Silgiyi Acla'nın yazdıklarına sürerken, "Biz defterin peşinde koşturmuyoruz," dedi.
"Biz defteri yazan o adamın peşindeyiz."
TÜM HAKLARI SAKLIDIR.
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça."
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."