Koş. Daha fazla koşamayacağım. Koşmak zorundasın, buna mecbursun. Kendi içimde koşmakla koşmamak arasındaki savaşa bir türlü son veremiyorum. Koşmaya mecburum, uzaklaşmak zorundayım ama ayaklarım bana isyan ediyor. Nefesim darlaşıyor, kalbim göğüs kafesimi delmeye kararlı bir şekilde, ayaklarıma uyarak bana baskı yapıyor. Ama biliyorum ki, geçecek. Geçmek zorunda, aldığım riske değmek zorunda. İşte bu yüzden koşuyorum. Ayağım öyle zonkluyor ki, havanın, demir tene değerken bıraktığı ürperme hissine meydan okuyor. Ama koşacaksın, çünkü pes edemezsin. Çünkü böyle olacağını bilerek koştun. Çünkü, buna mecbursun.