"Hashtag çetesini duydun mu? Öğrencileri yakalayıp pis işlerini zorla yaptırtıyorlarmış!" dedi bir kız yanındaki arkadaşına fısıldayarak. Ama ne kadar fısıldarsanız fısıldayın , sesleri yok edin 'Hashtag' bağırır ben burdayım diye. Onun duyulması için sese ihtiyacı yoktur çünkü. O hissedilir... Hashtag kelimesini hisseden başka biri yanlarına geldi. Elini ağzına götürdü sesinin daha anlaşılır çıkması için. Fısıldadı... "Duyduğuma göre hüzün ve kaostan besleniyorlarmış. Gün geçtikçe hüzün gölünün damlaları çoğalıp fırtınalı bir okyanus oldukça güçleri artıyormuş..." . Ardından başka biri ve başka biri daha... Kulaktan kulağa oynuyorlardı sanki. "Çocuklara hırsızlık yaptırıyorlarmış!" "Çocuklara cinayet işletiyorlarmış!" "Ele geçirdikleri çocukları öldürüyorlarmış!" "Sadece bizim okuldaki çocukları hedef alıyorlarmış. Bizim okulla ilgili bir müsibet yaşamışlar geçmişte... Bu para güç meselesi değil bir intikammış! Bu yüzden ne yaparlarsa yapsınlar hep bir iz bir işaret bırakıyorlarmış, bulunmak ister gibi. Bir # işareti... " "Hayır # işaretini ellerindeki çocuklar bırakıyormuş, onların yardım çığlığıymış bu!" "Ne kadar zalimce! Kendi pis işlerini çocuklara yaptırıyorlar!" "Aslında... Hashtag çetesi de sadece kurbanlar zincirinin bir parçası. En başta Hashtag çete liderinin bile emir aldığı bağımsız çok güçlü biri varmış. Bu bir aşk hikayesiymiş derinlerde." "Hayır bu bir nefret, intikam hikayesiymiş!" "Peki onlara ne olmuş? Şu an ne yapıyorlar? Polis hiç işin içine girmemiş mi?" "İçlerinde bir yangın çıkmış, polis bulamadan her şey küle dönmüş... Birbirlerini yiyip bitirmişler..."