Gözlerinizi kapatın. Kendinizi Likya da hayal edin. Dağların arasında, vadiye bakan bir tepede. Sene; MÖ 543.Batı Anadolu toprakları; Likya. Yazın ortasında bile, serinletici rüzgarların eksik olmadığı, tepeden vadiyi izleyen güzel bir kent. Nehir de akan suyun sesine, balıkçı ağlarda ki çıngıraklar ahenkle eşlik etmekte. Kulaklarınızda bu tatlı melodi, yanaklarınızı okşayan bir rüzgar, gözlerinizin önünde doğanın tüm cömertliğini sergilediği verimli topraklar, derin derin nefes alıp bu büyüye kapılıp gidi veriyorsunuz. İşte hikayemiz tamda burada başlıyor. Xanthos da. Xanthos Dağlık Likya eyaletinin en eski ve en büyük kentidir. Antik Çağda Likya'ya başkentlik yapmıştır, Likya bölgesinin (Teke Yarımadası) idarî ve dinî merkeziydi. Xanthos ırmağının vadisinde kuruludur.. Pek çok tarihi olaylara ve savaşlara sahne olan kenttin ve Xanthos halkının efsanevi hikayesi, bilgeliği bugün bile verdiği mesajlar ile bize ısık tutuyor. Tüm yaşadıkları tarihe eşlik eden, kentin bilgeliği, Anadolu Halkına özgü asla vaz geçmeyen mücadeleciliği, özgürlüğe olan aşkı bana ilham verdi. Ve hiç beklemediğim bir anda, bu hikaye kendi kendini yazmaya başladı Kentin geçirdiği önemli felaketlerden birini kaleme aldığım hikayem de ki kişiler ve olaylar tamamen kurgudur. Ancak okurken büyüleneceğiniz, şaşırıp, hayran kalacağınız kararları gerçektir. Bugün Fethiye yakınlarındaki, Fethiye. Kaş karayoluna 70 km uzaklığında bulunan antik kentte, Milattan önce XIV.(dokuzuncu) yüzyılda yazılmış bir duvar yazısında, bugün ve yarın için hepimizin alacağı güzel bir mesajı hikayeme başlarken sizlerle paylaşmak istiyorum Ama karakter limiti yetmiyor bu nedenle bu duvar yazısını hikayemin içinde kullanmak üzere saklıyorum. Aylin Erol
2 parts