"Boğaz köprüsü silüetini aratmayan Ankara manzarasını odamın balkonundan - belki de son kez- izlerken, gecenin alacakaranlığında şarapnel mermileri gibi yanan yıldızların en parlağına dikmiştim gözlerimi. O anda, 5 sene önce, aynı yerden yıldızları izlerken söylediği şey gelmişti aklıma. "Her insanın bir yıldızı vardır" demişti Emir bir keresinde, "Her insanın bir yıldızı vardır ve o yıldız kayıp gittiğinde, insan da silinip gider hayat sahnesinden. Marifet, senelerce orada, aynı yerde kalabilmektir. Kuzey yıldızı mesela. Onu kendime benzetiyorum. Kuzey yıldızı, Güneş'e aşıktır derler. Güneş ise Ay'a. Nitekim güneş, pas vermez bizim küçük yıldıza. Ama o bekler. Bekler ki, görebilsin Ay ve Güneş'in mutluluğunu. Bu, en güzel hediyedir ona..." "Anlamadım. Ne alaka ben ve seni sevmemek?" "Anlatamadım. Yani, eğer sen beni sevmesen, ben de beklerdim seni Kuzey yıldızının yaptığı gibi. Bekler ve senin mutluluğunla avunmaya çalışırdım." "Olmayacak. Biliyorsun değil mi?" "Biliyorum. Çünkü senin benden gitmen, dünyanın sonu güzelim." Biraz daha durduk yıldızların altında. "Sence zor mu kolay mı sonunu getirmek?". "Bence zor ama bize şikayet etme hakkını kim veriyor ki?" "Kimse kara melek. Kimse vermiyor." ©Bu hikayenin telif hakkı Adalet'in GHO'sundadır. (Gizli Harekât Odası'ndadır.) Zarar vermeye çalışan, bedelini canıyla değil, canından daha değerli şeylere verilen zarar karşısında eli kolu bağlı şekilde kalarak öder.
5 parts