-Neye gülüyorsun sen öyle? Dedi... Barış gülmemek için dudaklarını kemirirken, çarpık gülümsemesi yüzünden ciddi olamıyordu bir türlü. -Yok, yok bir şey... -Ne demek yok bir şey! Neye güldüğünü söyler misin Barış? -Şey, tamam, ilk sahnemiz, ona bakıyorsun da ona güldüm. Elçin barışın dedikleriyle; elindeki textin arka tarafına sağına soluna falan baktı kontrol etti görebileceği bir yer yoktu, nerden anlamıştı, anlayamamıştı ve sordu. Biraz ağzının içinde ve bozulmuş bir sesle: -Nerden anladın? -Tepkinden... -Ne? Yine mi elimle oynadım, kasıldım? gözbebeklerim büyüdü? -Niye, heyecanlandın mı ki? Barışın söylediğiyle Elçin kendini yerin dibinde hissetti. Resmen eline koz vermişti. Heyecanlandığını belli etmişti.... Kendisini bozmadan umursamaz bir şekilde cevap verdi Adama. -Hayır canım ne alakası var? Az önce öyle söyledin diye dedim ben, başka ne olabilir ... Barış gülmeye devam ederken, kaşlarının yukarı aşağı inip, dudaklarını da yalamasına engel olamıyordu... -Tabi, tabi... Elçin gözlerini kısıp "ne?" der gibi bakıp, kafasını salladığında Barış ciddileşti ve gözlerinin içine bakarak; -Tamam. Bak, sayfaları hızlı hızlı geçerken Bi yerde durdun ve okumaya başladın. Okurken de kaşların çatıldı, gözlerini kıstın, ağzın da hafif aralandı, hem, hemde saçlarınla oynadın ve yutkundun... Bende o sahneyi ilk okuduğumda öyle tepki vermiştim, ondan o sahneyi okuduğunu anladım...
8 parts