15 yaşındayken hayat nasıldır, bilirsiniz. Okul, dersler, aile ve sosyal medya. Her gün yaşadığı aynı monotonluktan sıkılmak da bunların içerisine dahil. Fakat bu genç kız, vücudundaki tersliklerin bir süredir farkında. Araştırmaya karar veriyor ve bulduğu sonuçları ailesiyle paylaşıyor. Hastaneye gittiklerinde, bir sürü işleme tabii tutuluyor. Sonuçlar geliyor; kanser kanında.
Bade, daha ne olduğunu anlayamadan hastaneye yatırılıyor. Koluna girip çıkan iğneler, serumlar, saçları olmayan maskeli çocuklar ve çaresizce bekleyen ailesi... Korkuyor. Hem de hiç olmadığı kadar. Ve elindeki tek şansın güçlü olmaktan ibaret olduğunu da biliyor.
Eline laptopunu alıyor ve yazmaya başlıyor. Sahip olduğu blogundaki takipçilerine hikayesini anlatıyor. Ve hikayesinin başına şu notu düşüyor;
"Birazdan okumaya başlayacağın hikaye; kanser bir kızın hayatı olacak. Hayır, hayır. Bu bildiğin ve yalanların yazıldığı kanser hikayelerinden biri değil.
Bu hikayenin bir özelliği var.
Ne mi?
Birazdan okuyacaklarının gerçek olması."
❁
[Bu isimle yazılmaya başlanan ilk hikayedir.]
[Yayınlanma Tarihi: 29.06.16]
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça."
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."