Üç kız kardeş olan Seden, Ekin ve Nehir çocukken yağmur yağdığında pembe bir kale görmüşlerdir. Her yağmur yağdığında bu kaleye ulaşmak isterler. Aradan yıllar geçtikten sonra bir gün yağmur yağdığında o pembe kaleye giderler. UYARI: Bu eser 2005 yılında yazılmaya başlanmış ve 2008 yılında tamamlanmış bir eserdir. "Birkaç hafta boyunca bütün örgüt öğrencileri diken üzerinde oturdular. Hocalar bu süre boyunca nöbet tutmaya devam ettiler. Hiçbir sorun çıkmadı. Asım nöbet tutuyordu. Kızlar Asım'ı uzun süredir görmüyorlardı ve onu merak etmişlerdi. Bu yüzden nöbet tutulan yere gitmeye karar verdiler. Oraya gittiklerinde Asım Aslan'la konuşuyordu. -Ceza almak istemeyen geri dönsün. Aslan burada, dedi Nehir. Asım ve Aslan onları fark ettiler. -Artık çok geç, dedi Seden. Onların yanına geldiler. -Sanırım yeterince açık konuşmadım, dedi Aslan sinirle. -Sen yeterince açık konuştun biz de dediklerini dinliyoruz. Asım hocamıza danışmamız gereken bir şey var da, dedi Ekin. Aslan zoraki gülümsedi. -Bâri yalan söylerken beynini kapat, dedi Aslan. Merdivenlerden bir tıkırtı geldi. Herkes pür dikkat dinliyordu. Merdivenin karanlığında bir yüz belirdi. Gökhan ağır adımlarla merdiveni çıkıyordu. Aslan'ın yüzü nefretle kasıldı. Birden ileri atılır gibi oldu. Asım onu kolundan tuttu ve Nehir'e baktı. Nehir merdivenin ağzını elmastan bir duvarla ördü. Gökhan önce duvara baktı. Dokundu, sonra da duvarın içinden geçti. Nehir ona şaşkınlıkla baktı. Aslan öfkeyle Gökhan'a baktı. -Çok güzel bir karşılama oldu. Doğrusu sizi hiç beklemiyordum, dedi Gökhan."