“Birincisi, sesini yükseltme. Olanlar benim suçum değil, Harry Styles olmaya hiçte meraklı değilim. İkincisi, asla böyle giyinmem ve saçlarım bu şekildeyken ortalıkta gezinmem, ben olacaksan böyle gezemezsin. Üçüncüsü, ben senin düşmanın değilim , burada centilmenlik yapmamı bekleme , erkek olan sensin ben değilim. Mızmız kız tavırlarını asla çekememişimdir, ayrıca konuşulması gereken çok fazla şey var. Konuşacaktık , hatırla. Beni sen çağırmıştın, delirmediğime ikna etmiştin?” Harry söylediklerimi dinledikten sonra bir süre yüzüme baktı. Sonra arkasını dönüp eliyle ‘gel’ işareti verdi. Salona giderken onu takip ettim. Kendini koltuğa attığında çok sıkıntılı görünüyordu. Sıkıntılıyken ne kadar güzel göründüğümü kafama not ettim. “Bu neden oldu, bir fikrin var mı?” Yeşil gözlerimi halıya doğru dikti, bu da konuşacağız demek oluyordu, sanırım.