Bazen insan hayatın h harfine bile sövmek isterken, bir kar tanesiyle mutlu olmayı öğrenebiliyormuş küçük bir buluttan... Ailesinin göz bebeği, kız kardeşinin kahramanıyken yani tam mutluluğu öğrendiğini zannederken o sonsuz sanılan saadetin sonu geldi. Daha 8 yaşındayken babasının köreren kalbinin kör olan annesinden daha acınacak durumda olduğunu, ölümün yaşı olmadığını öğrendi Rüzgar Cenova. Paranın kirli yüzüne düştüğünde minik gözlerinin annesi ve kardeşi hariç her kadına tiksinerek bakması gerektiğini öğretti kendine. Ona göre kadınlar aptaldı. Erkeklerde en az babası gibi akıllı birer şeref yoksunu heriften başka bir şey değillerdi. Onun için hayatta omzunda dövmesini taşıdığı o minik ayak izinin sahibi olan kız kardeşinden masum hiçbir şey olamazdı ve onun adını ağzına alabilecek -annesi hariç- hiçbir insan olamayacaktı. GÖKYÜZÜ ÖFKEDEN KARARDI BİR AKŞAMÜSTÜ. BİR BULUT SİMSİYAH OLDU GÖKYÜZÜNÜN KİRİNDEN, SONRA AĞLAMAYA BAŞLADI KUSMAK İÇİN BU KİRLİLİĞİ. MAVİ GÖZLERİM BULUTA TUTULMUŞTU SANKİ. BULUT İÇİNDEKİNİ KUSUP TERTEMİZ OLUNCA GÜLÜMSEYEREK KAYBOLDU GÖKYÜZÜNÜN DERİNLİKLERİNDE. GÖRMESEM BİLE ORADA OLDUĞUNU BİLİYORDUM EN AZINDAN. GİDERKEN AİT OLDUĞU YERDE MUTLU OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİ BANA. Bazen kaybetmenin kaybolduğu yere yeni bir armağan olacağını öğretti bana. Yağmurun hatta kar tanelerinin mutlu olmam için ondan gelen bir hediye olacağını anlatmıştı. Ben gidiyorum güzel bulut. TÜM MAVİLER SANA EMANET.