"Batur "diye fısıldadım. Adıyla seslenmeme şaşırmıştı. Arkasını dönüp soran gözlerle baktı. "Şey be-ben." diye kekelerken ilk defa ondan bir şey istemenin yükü binmişti omuzlarıma. "Söyle"diye kesin bir dille konuşunca. "Ben annemi özledim onu bir kere göre bilir miyim? "Bana bakıp eliyle ensesini kaşıyıp. "Bunu şimdilik yapamam." dedi. Cevabına şaşırmamıştım oysaki. Ama kalbimin bir yerlerinde, bir camın parçalandığını hissetmiştim. Boğazımı temizledim ve omuzlarımı dikleştirdim. Bunu ondan öğrenmiştim. 'Ne olursa olsun Zayıf yanını gösterme!' "Ne olursun ben artık dayanamıyorum." "Bu benim problemim değil "diye acımasızca konuşunca boğazımda bir yumru oluştu. Sinirlerim gittikçe kendini gösterirken, kurduğum cümlelerin bir önemi yoktu. "Sen ne kadar vicdansız bir adamsın.Tabi sen aileni her gün görüyorsun.Özgürsün kimse sana karışmıyor. Umarım bir gün benim bu yaşadıklarımın en ağır bir şekilde yaşarsın" "Kes sesini" diye bağırdı. "Neden doğruları söylemek zoruna mı gitti?Ben dayanamıyorum artık.Duvarlar üstüme üstüme geliyor.Kafayı yemek üzereyim."Gözyaşlarım çoktan bağımsızlığını ilan etmişti. bana acıyarak bakıyordu. "Bana öyle bakmayı kes! Acınacak haldeyim değil mi? Herkes gibi sende acıyarak bakıyorsun ama senin içinde (elimin ucunu göstererek)şu kadarcık acıma duygusu yok.Sen duygularından.tamamen arınmışsın.Senden nefret ediyorum...
19 parts