Bilmiyorduk ki kalan külleriniz bile olsa onu kendi elleriyle yeniden toparlayan biri buluyordu sizi.Siz nefes alan bir ölü oluyordunuz,o size nefes aldıran sebep oluyordu.Olmaz demeyin,zaten bu zamana kadar hangi olaya 'bu olur' dediniz ki? Buna da demeyin. Oluyor.Olmak zorunda, yeniden o küllerden doğmak zorundaydı herkes.Hayatın bize koyduğu kanunlardan biriydi bu da. Yașıyordun,ölüyordun,doğuyordun.
Evet ben öldükten sonra doğuyordum.
Zümrüd-ü Anka kușuna yakıșır gibi.
Ve tıpkı sizin gibi benimde hesaba katmadığım bir şey vardı.Belkide kimsenin bu tutarsız hesaba katmadığı gibi.Bu hikayede Tilki kușu kovalamıyordu,binbir kurnazlık kurmuyordu onun için.Onu yakalayıp vermiyordu bașka bir kemirgene.Bu hikayede Tilki'ydi,Anka'yı doğduran.
Ve ben Anka'ydım,doğmak için Tilki'ye muhtaçtım.
~
● Satırlarda kendinizi bulmanız dileğiyle.
*NOT: Bu kitap berbat bir sayısalcının düș dolu balonlarından olușmaktadır.
Haydi,balonları bırakın!
Kara hareleri beyaz tenimde gezerken gerilen vücudumu ondan gizlemeye çalışıyordum.Pek başarılı olduğum söylenemezdi.Acımasız ve sertti,bu beni korkutuyordu.Ki bence de ondan korkmalıydım.Kim olduğunu dahi bilmediğim,yüzünü sadece ikinci defa gördüğüm bir adamdı.
Yine,aynı hiç bozulmayan sert çehresiyle konuştu.Sesi boğuktu.
Hırıltılı nefes alışverişini duyuyordum.
"Bu vücudu hiç görmediğimi mi sanıyorsun?"
....
Küçük okurların dikkatine +18 sahneler vardır.Her şey hayal ürünüdür.Gerçeklikle bir alakası yoktur!