
Gözlerimi açmakta gerçekten çok zorlanıyordum. Burnuma çok ağır şekilde duman kokusu geliyordu. Zar zor gözümü açtığımda keşke bir kabusta olsaydım. Kabusta değildim çünkü ciğerlerim yanıyordu. Her taraf duman ve ateş çok yoğun bi şekilde karbondioksit gazı vardı ve nefes alamıyordum. Çaresizlik içinde ayağa kalkmayı başardım ve büyük çabalarla kapıya doğru yürümeye başlamıştım ki yukardan bir ahşap düşünce yolum kapandı. Lanet olası yetimhane ahşaptan yapılmıştı. Kazağımı burnuma götürdüm. Ciğerlerim oksijen için bana yalvarırken gözyaşlarıma daha fazla hakim olamadım. Etrafıma bakındım bir an. Kimse mi yoktu burada ya. Kimsenin mi aklına gelmemiştim? Belki de burada bu şekilde ölecektim? Gözlerimi kapatıp tam kabullenmıştim ki büyük bir gürültü duydum kapı tarafından. Kafamı çevirdiğimde ise vücudum daha fazla dayanamayıp kendini bıraktı. Tam o sırada bir çift el belimden sıkıca tuttu. Kafamı kaldırdığımda ise yüzü pek seçilmese de keskin gözlerini çok net görebileceğim biri vardı. Birden eliyle kafamı boynuna gömdü. O is kokusundan bile alabileceğim bir koku burnuma doldu. Ama zayıf düşen bedenim daha fazla dayanamayarak kendini bıraktı. Karanlıktı... Her yer...All Rights Reserved