Köle olmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Kız çocuğu anlam veremediği her şeye acı kattı. Hissedemediği her feryatlar etrafında güçlenerek onu korudu. Her çatlak izi birbirine sürttü, ortaya çıkan özgür kıvılcımların sesini bir tek o duydu. Kendi hikayesinde soluktu. Köle olmak ona bahşedilmişti. Hiçbir lütuf bu kadar acımasız olmamıştı. Bilinmezliğe anlam katıp göklere yükselen kızdı o. Küçük hayatındaki büyük kusurdu. Etrafının vicdansızlığını havasına karıştırıp boğulan kızdı. Sevdiği bir renk, Hayranlık duyduğu bir sanatçı, Karanlıktan korktuğu an, Yoktu. Bütün dünyayı harmanlayıp kavurabilecek güçlü dalgalarıyla dans eden, şehvetli yangınlar çaresizliğiydi. Kırmızıların etrafına sarılan amansız sarıların ortaya çıkardığı soluk turuncunun saçlarına yapıştığı çaresizliği yutabilecek kadar acınası, müziğinin etrafa yaydığı beyaz ve soluk kederin mürekkebine elini bulaştıracak kadar kördü. Saçları, kusursuz bir ninni gibi kokardı, kusuru ise paslanmış bir kelepçe gibi kokardı. Ruhunun izmarit izlerini gururla taşıyan bedeninin bıraktığı her bir unvanı yücelteceğine söz verdiği gün öyle bir şey yaşandı ki, sessiz çığlıklar bile saygıyla günün ortasına çöküp, olan biteni izledi. Kuşlar gökyüzünde yol alıp tanık olan herkese usulca bir duygu bahşetti. Bileklerine kelepçeli bu duyguyu onurla taşıyan kimseler, kelepçeleri zorlayanlar ve veyl korkularıyla sürükleyenler. Unutmayın o, katranlı hüzne karışıp ayağa kalktığında, öğrenmeyi öğrenecek. Ve bu, onun içinde kaybolduğu hikayesi olacak. Kalbin ölü hastalıklarından biri aleksitimi, bu satırlarda yaşam bulacak.All Rights Reserved
1 part