"Kızımın sana 'anne' demesinden daha fazlasını istiyorum." Söylediği kelimelerdeki kararlılığı çökmüş omuzlarını kuvvetlendirirken, omzuna sabitlenmiş safir mavilere bakmaya devam etti. Ve Dünya'nın kaşlarını çatmasıyla, sol yanında sertleşmiş kayalarına dalgaların dokunmasını sağlayan harelerde, söylediklerinden hiçbir şey anlamadığını görebiliyordu. "Senden kızıma 'kızım' demeni istiyorum. Çünkü Zeynep seni ilk gördüğü andan beri bunu duymak istiyor. Sen ne zaman ona adıyla seslensen gözlerine yerleşen umut yıkılıyor. Kızım sana bu kadar umutla bakarken ona bir anne gibi davranmanı istiyorum." Dünya, hala daha elinde tuttuğu kâğıttaki kelimelerin bu kadar anlam barındırabilmesinin şaşkınlığını yaşarken, safir mavilerini "Bu yüzden..." deyip duraksayan Asrın'ın yüzüne çevirdi. İki günlük sakalının arasında gülümsemesiyle derinleşmiş çukurlarına düşmek üzere olan gözlerini ilk kez çukurlara rağmen kısılmayan kara gözlerini buldu. Ve beş dakika öncesine kadar gözleriyle okumakla yetindiği şart sahibi tarafından kulaklarına doldu. "Kızımın annesi olur musun?" Kızımın annesi olur musun?... Babasının altı yıl önce şakağına dayadığı silahın ölüm fısıltılarını ağlayarak bölen uğur böcüğünün, annesinin dokuz yıl önce kaybettiği hayallerini verecek olan bıdığı oluşuydu. Kızımın annesi olur musun?... Bu bir evlilik teklifi değil, bu Dünya'nın yazabileceği tüm şartlara karşılık yazılabilecek bir annelik şartıydı! Dipnot: Klişe gibi gözüken ilk bölümlere katlanarak, yedinci bölüme gelirseniz; gidişatın çok daha farklı olduğunu göreceksiniz. ***Her bir kelimesiyle "Kızımın Annesi Olur Musun?" benim için değerli bir hazine olmakla beraber finali de dâhil tüm kurgusu belli olup, tamamen bana aittir.Değerli hazineme değer verdiğiniz için şimdiden teşekkür ederim...All Rights Reserved