Kimin yarasına kabuk olduysam ilk önce o kanattı, kanadığı yerden.Kime melhem olduysam ilk önce onlar yara açtı, kalbin en derinliklerinden.
Çok sevmek değilmiş marifet, asıl olan sevildiğin kadar sevmekmiş.
Aşk karşılıklı oynanan bir oyundan ibaretmiş, kazananı belli olmayan. Kimi terk edilerek kaybeder, kimisi de terk ederek. Oyunun kazananı yok, kaybedeni çok.
Erkeklik cinsiyet meselesi, adamlık ise yürek meselesidir. Yüreği büyük olan adamların gözünden gözyaşı hiç eksik olmaz. Sevdiğinin alnından öpen adamların ise adamlığına doyum olmaz. Var mı öyle adamlar hala?
Bir kadına ömrünü hazırlayan, onu ahiretliği diye gören adamlar var mıdır hala?
Kimilerine göre masallarda, kimilerine göre şarkılarda, kimilerine göre şiirlerden ibaret öyle adamlar. Varlıkları hep bir muamma.
Kim ne derse desin vardır öyle adamlar.
Aşkı layıkıyla yaşayan, acının da hakkını veren adamlar var bu hayatta.
Bir gülüşe bir ömür vermeye hazır olan, bir gülüşte hayaller kuran temiz adamlar var elbet.
Çok sevip, yaralanan yarasına sahip çıkan adamlar da var elbet.
Yarasını derinlerde saklayan, kanadıkça saran, sahiplenen adamlar, ne de güzel adamlardır.
Yarasına sahip çıkanlara...
YARA'sın SEVGİLİ!...