"Korkuyorum" dedim boğazımı yırtan kuruluğa bir can suyu verir gibi tükrümü yutarak, karşım da bacak bacak üstüne atmış bir şekil de elin de bitmek üzere olan sigarasından son bir nefes alan adam'a. "Ama sen hiç bir şeyden Korkmazdın" dedi elindeki sigarayı kül tablasına bastırarak söndürürken. "Sanırım artık korkmayı öğrendim" dedim şiş ve kızarmış gözler ile ona bakarken. "Bence de kork" dedi ve ayağa kalkarak, beni bir ayağına bağladığı yatağa doğru gelirken. "Çünkü sana korkuyu öğreteceğim" dedi bana doğru eğilerek. "Eski ben değilim artık" dedim korkudan uzattığım bacaklarımın diz kapaklarını göğsüme çekerken. "Çünkü canın hiç yanmadı" dedi ve uzun parmaklı ellerini cebinden çıkarıp elinde tuttuğü küçük paketi bana doğru sallayarak. "Hayır" dedim. Ve elindeki şırıngayı çıkarıp paketin içine daldırdı. Şırıngayı toz eroin paketine daldırdı ve şırınganın için de ki sıvı ile karıştırdı. Ve biraz daha gülümsemesi artıktan sonra sağ kolumdan damarı buldu. Ve iki... Üç heryer bulanık...