Dünya, gün geçtikçe değişti. Şehirler büyürken aileler küçüldü. İnsanlar çoğalırken insanlık azaldı. Teknoloji gelişirken ilkel dürtüler suç mazareti sayıldı.
Değişirken beni de yaraladı. Buzdan kalbim parçalanıp etrafa saçıldığında, parçaları birleştirmek mümkün değildi belki de.
Nefes almak ciğerlerimi yakıyor. Deniz, kumsal, neşeyle koşuşturan çocuklar... Bakmak gözlerimi acıtıyor. Nefret ve öfkeden başka bir şey hissedemiyorum sol tarafımda. Masumların zehirlenmemesi için hep kapalı kalmalıydı oysa ki, Pandora'nın kutusu gibi.Çaresizliğim kalbimin derin bir köşesine saplanmalıydı, sığınmalıydı adeta. Başkalarını esir olmasın diye. Olmadı, kapalı tutamadım. Acizdim...
*
"Kalbim senin ellerinde ölürken neden gitmeme izin verdiğini anlayamıyorum. Sadece bekliyorum."
*
"Ellerimdeki kanın kurumasına izin verdim."
*
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.