"Bakın Savaş Bey eğer size yardımcı olmamı istiyorsanız bana karşı dürüst olmalısınız." "Mecbur muyum?" "Şuan bir cinayetle suçlanıyorsunuz ve sizin için uygun görülen avukat benim.Ya bana bilmek istediklerimi anlatır buradan çıkarsınız ya da ömrünüzün geri kalanını parmaklıklar ardında geçirirsiniz.Sizce mecbur musunuz?" Tek kaşını kaldırarak düşünceli bir şekilde yüzüme baktı.Beni tartıyor olmalıydı.Bana güvenebilir mi? Ya yalan söylüyorsam? Eminim kafasında ki sorular aynen bunlardı. "Neyi merak ediyorsun?" "Size yöneltilen suçlamanın doğru olup olmadığını.Korkmayın burası sorgu odası değil kamera olamaz.Yasalara göre avukat hakkınız izlenemez ve dinlenemez,dürüst olabilirsiniz." "Peki o halde sor." "Yiğit Armağan'ı öldürdünüz mü?" Dudağının sağ kısmı hafifçe yukarıya doğru kıvrıldı.Eğik başını kaldırdı ve yüzüme dahada yaklaştı.Kahve gözleri gözlerimi bulduğu an konuştu. "Ölümünü zevkle izlemiş olabilirim ama onu ben öldürmedim.Bildiğim bir diğer şey ise onu öldürme zevkini elimden alanı bulduğum zaman ciğerini deşecek oluşum." "Benim davam Yiğit Armağan cinayeti diğer bildiğinizi kendinize saklayın.Şimdi,hadi sizi şurdan kurtaralım."