Çocukluğundan yaşadığı âna kadar ailesinden görmediği sevgi ve şefkatin sebeplerini aramıştı genç kız. Çoğu kez denemişti, hepsinde başarısız olmuştu. Ailesinin farklı olduğunu biliyordu ama öğrendiği şeyi beklemiyordu. Serin bir sonbahar gecesinde karanlık silüetlerinin ardında bir gölge misali takip etmişti ve korkunç gerçekler bir bir yılların acısını çıkarırcasına yüzüne çarpmıştı.
Annesi ve babası bir dolandırıcı çetesinin üyesiydiler, hem de hatrı sayılır bir üyeydiler.
İşte genç kız o gece öğrendi annesi ve babasının yaptıklarını... Ortada dönen milyonlar, öldürülen insanlar, kirli yüzler, kan kokan nefesler...
----
İki taraf da karanlıktı, bir eylül gecesi ayın cılız ışığının altında görmüşlerdi birbirlerini, genç kızın aradığı cevapları vaat etmişti siyahların sahibi ve kız inanmıştı.
İkisinin de benzerdi hikayeleri, ikisi de buruk, ikisi de hüzünlüydü. İlk günden hissetmişlerdi aralarındaki çekimi ve cesurca dile getirmişlerdi.
Baştan söylemişti adam: "Giderim." demişti. "Aşk yok." demişti. Kendini kandıramadığından genç kızı kandırmaya çalışmıştı.
Kız da: "Yok..." diye fısıldamıştı karanlığına doğru, biliyordu var olamaya başladığını, her gün gitmesinden korkarak yaşamıştı.
Birbirlerine yok derken bile sarılıyorlardı, sanki yok demek var demek gibiydi...
Ve genç kız dolandırıcı çetesine üye olmuştu, tüm korkularının, ölümlerin arasından çeteyi bitirmek isteyen adamın kollarına sığınmıştı ve onunla çalışıyordu.
Ölüm yakınlarında dolaşan bir gölge gibi nefesini hissettiriyordu, soluyordu içine içine... O kadar yakındı ki, o kadar her yerdeydi ki kaçmamıza izin vermiyordu...
Karanlık parmaklarıyla kavrıyordu şah damarımızdan, yanlış olan tek bir harekette avuçlarında kaybolacaktık... İnsiyatifsizdi ölüm, fütursuzca bulaşıyordu her z
"Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut'u kendine saklar."
-
Birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı ve korkup uzaklaştığımızda bağımızı yitirdik.
Geri döndük, kazanacağımızı sandığımız her an kaybederek inancımızı yitirdik.
Birbirimizi yitirdik.
Kendimizi bitirdik.
Ve geriye, birkaç hatıradan başka hiçbir şey kalmadı; ama onları da anımsayamıyoruz.
Çünkü çok sevip de yine yenilmekten korkuyoruz.
Fakat onsuz bir savaşın galibi olmak fazlasıyla vahim,
bu yüzden onu sevmek-
Unutmamam gerekli; birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı...