''Geçmişin gizlenen gözlerinde ki pişmanlığın son damlası düştüğünde, dolunayın o eşsiz ışığı son demlerini bırakıp kaybolduğunda karanlık ele geçirir geceyi ve biz o intikam hırsından yanıp tutuşan gözlere ' Karanlığın Bekçisi' deriz.
İntikamın masum öncüsüydü o,
Kalbinin ve ruhunun sahibini kaybeden; intikamı ruhunun alfabesi yapmış birisi, ellerinde kanın kokusunu barındıramayan; ruhunun en derinlerinde kuyuya hapsolan duygularını gözlerinde taşıyan birisi. Karanlığın içinde ki yanmayan ışığa ulaşmaya çalışan bir çaresizdi ve bundan sonra kimsesiz.
'' Yağmurun sokaklarda bıraktığı izlerin içinden, sessizliği ezberlemiş geliyordu. O artık Karanlığın Bekçisiydi.''
''Bu kanın rengi değil, bu geçmişin sisli kanatlarından dökülen sessiz çığlıkların rengi.''