Dikkat: Bu hikaye aşırı derecede "Beşiktaş" içerir.
Normal bir kitap gibi yazılacaktır fakat bu hikayenin baş rolü Beşiktaş'tır.
"Siyah ulan!"
"Beyaz ulan!"
"Alayına.."
"İsyan ulan!"
"Seni Beşiktaş'tan çok sevemem ama... Belki sana 1903 kere 'Seni seviyorum' diyebilirim."
-
Bilirsiniz işte , biz Beşiktaş'lılar biraz deliyizdir. Tamam, biraz değil fazlasıyla deliyizdir. Belki de Beşiktaş taraftarları içerisinde 1-2 tane akıllı bulursunuz. onlarda onca delinin içinde akıllı oldukları için delidirler.
Hayatları simsiyah, hayalleri bembeyaz; bir günü değil her günü Beşiktaş olan eşsiz benzersiz Siyah-Beyazlılar..
Peki ya Kartaliçeler? İşte bu kitapta Asi Ruhlu bir Kartaliçe'nin hikayesine tanık olacaksınız. Bu kartaliçe'nin deli hayatına bir Kartal girerse neler olurmuş bir bakalım..
-
"Ben serseri bir tribün çocuğuyum, sen ise bir sosyete kızı."
Eğer söylediği söz ile bir besteden alıntı yaptığını bilmeseydim bana 'sosyete kızı' dediği için ona 1903 kere kafa göz dalabilirdim! Ama o, benim fanatik Beşiktaş'lı olduğumu, Asi Ruhlu olduğumu, elbette Beşiktaş ile ilgili tüm marşları ve besteleri ezbere bildiğimi, serseri bir tribün kızı olduğumu ve daha nicesini bilmeden alayla konuşmuştu. Ama tabii ki alıntı yaptığı besteyi biliyordum. Bende başka bir marştan alıntı yaparak ona karşılık verdim.
"Benim için sevdadan delirmiş diyorlar, bilmeyenler nasıl anlasın?"
'bizim' olması gereken yeri 'benim' diye değiştirmiştim ama olsundu.
Bu çıkışımın üstüne şaşkınlığına engel olamadı ve ağzının 1903 karış açıldığını görür gibi oldum. Daha sonra ona imayla göz kırptığımda arkamdan elimle bizimkilere minik bir işaret verdim ve onun yanından geçerken sanki anlaşmış gibi hep bir ağızdan bağırdık "Aldırma Kartal aldırma, Kartal aldırma.."