"Ben böyle değildim Hazal." dedi yere bakarak, titreyen sesiyle "Ben böyle değildim." Ses tonu o kadar çaresizdiki, bu söylediğinin iyi mi kötü mü olduğunu kestiremiyordum. Zaten yüzüme de bakmıyordu. "Melih" dememe kalmadan gözlerimin içine bakarak "Hazal" dedi yalvarır bir ses tonuyla. Gözlerinin rengi açılmıştı. Ve muhtemelen etrafı bulanık görüyordu. Onu ilk defa bu kadar çaresiz görüyordum. O yıkılmaz, sert, Melih Kayaoğlu şimdi karşımda sarhoş ve bana yalvarırcasına konuşuyordu. "Beni değiştirdin, sen başkasın" Bu durumdan memnun değil miydi? Sorun bu muydu? Hiçbirşey bilmiyordum. Yeniden yere bakıp elleriyle uğraşırken "Ardayı, o geceyi unutamıyorsun.." diye yutkunup "Ve hala onu seviyorsun." Dedi. O anlar tekrar tekrar gözümün önüne gelip etrafı bulanık görmemi sağlarken devam etti. "Hiç kimse geriye gidip yeni bir başlangıç yapamaz; ama bugün yeni bir son yapıp yeniden başlayabilir demiş Carl Bard" dedi ve gözümden akan çareziliği silip; Benimle bugün, yeniden başlayabilir...