Her küçük kız, buz mavisi elbisenin içindeki prenses olmanın hayalini kurmuştur elbet. Hatta her geçen gün bu istek artmış, hayalini kurarak uyumuştur o gece. Fakat o küçük kız ben değildim. Ben; kıyafetinden utanarak, geride sadece bir ayakkabı bırakıp prensten kaçan külkedisinden nefret ettim. Uyanmak için prensin öpücüğüne muhtaç pamuk prensesten de nefret ettim. Ve ben; asla öyle bir kız olmamıştım. Fakat onun deyimiyle 'prensestim.' Gece'nin en karanlık tonuydu gözleri. Sesi, ölüm melodisinden farksız, ruhu siyaha karışmış küçük bir çocuktu o. Bakışları... soğuktu... hep... Ama yinede yakardı içimin küllerini. Ve ben onu ses tonuna kadar özlüyordum.
1 part