Sekiz yaşında büyüyen bir kız düşünün. Sekiz yaşında yaşadığı o lanet olaydan sonra yaşamının nasıl olabileceğini. Nefretini düşünün sekiz yaşındaki o kızın. Hayattan soğuduğu her günü özellikle o günü atlatmak için neler yapacağını... Yapmak zorunda olduğu şeyleri.
.........
'TUĞÇE..!'
Hayır. Olamaz. Bana bakıyor ama bana bom boş bakıyor..!
Belki beni anlar; buradan, kafamın içinde uğuldayan sesten, gördüklerimden; her şeyden beni kurtarır amacıyla kollarımı ona uzatıyorum.
Bana bakmadan etrafımda dönerek ''neden?'' dediğini işitiyorum.
Ne neden, hiç bir şey anlamadım ama bu yaptığını, beni tutup kaldırmamasının tek nedeni olabilir. Her şeyi biliyor olması...
'Cevap ver bana! Neden söylemedin, neden?'
Sustum. Bundan önce yaptığım gibi, şu an yaptığım gibi ve bundan sonra yapacağım gibi.
Geçmişim hiç içler açısı olmadığı için hep korktum, birilerinin bu sırrı öğrenmesinden, nefret etmesinden her şeyden korktum.
Ağabeyimin sözleri kulağımda tekrar yankılandı ''kendini düşündün sadece değil mi? Bencil. Aptal...''
.........
Daha önce böyle bir hikaye okumadığınızı düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz...
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024