Dört yaşında gözlerine dökülen kimyasal madde, Doğa'nın görme duyusunu kaybetmesine sebep oldu. Peki, aydınlık sabahları o da bir gün görebilecek miydi? ''Hakikati görebilmek için, sırf görmek gerekmez.'' Bu kelimeleri söylerken sesi kısık ve hüzünlü gelmişti. Ne demeye çalışıyordu? O yapmadıysa başka kim yapmış olabilir ki? Hayatıma girdiği günden beri hayatım mahvolmuştu. Görmeyen gözlerimle zaten çok sıkıntı çekiyordum. ''Bana gerçeği söyle, lütfen. Gerçekten sen yapmadın mı?'' Gözlerimdeki yaşlığı hissedebiliyordum. Kalbim acıyordu. ''Sana daha ne kadar ben yapmadım diyeceğim! Ben yapmadım diyorum, yapmadım! Abini ben öldürmedim! Ona ne oldu bilmiyorum. Görmüyor olabilirsin. Ama gözlerinle göremiyorsan, kalbinle görmeye çalış. Kalbinle!'' O bu sözleri söyledikten sonra hızlıca kapı çarpıldı. Sanırım kalbini gerçekten fena kırmıştım. Ama ondan başka kim yapabilirdi ki? Abimle arası kötü olan bir tek o vardı! Özür dilerim.... ------------------------ 'Görenler için, görmemek zor değildir. Ama görmeyenler için, görmek bir hayaldir.' Hayatım hep bir körebe oyunundan ibaretti. Birisi gözleri bağlanarak ebe olur ve etrafındaki kişileri bulmaya çalışır. Diğerleri ise o ebeden uzak durmaya ve kaçmaya çalışır. Benim hayatım da böyleydi. Körüm diye, herkes benden kaçmaya çalıştı. Bense görmeyen gözlerimle hayatla mücadele ediyordum. Fakat, körebe oyununda ebenin gözleri bağlanırken, benim hayatımda gözlerimin bağlanmasına gerek yoktu. Çünkü, ben körebenin ta kendisiydim. BAŞLANGIÇ TARİHİ: 01.08.2016