Yine Rabbimin bahsettigin günlerden birini yaşıyorduk. Dünya ahvaline kapılmıs gitmiş sesizce kendimizden gecmis çalışıyorduk öyle habersizce. Ak sakalları ve nuru cemali ile geldi amcam kasaya. Üç beş poşet alışverişini yapıp servis istedi. Tabi amcam çağıralım dedim yüzüne bakıp bi tebbessum ile .Tamam dedi ve posetlerini alıp kenara bırakarak oturacak yer bakındı etrafında öylece . Bulamadı ayaklarının ağrısını düşünmeden mutevaziligi ile bir sandalye bile istemeyip yaslandı klimaya doğru. Cok dikkatimi cekti o çekingen tavrı ile düşünmeden ayakta beklemeyi istemesi aman amcam gel şu sandalyeye otur dedim ve geldi oturdu beklerken. Sağolasın kızım nasılsın iyi misin derken başladı güzel amcamla da iki kelâm sohbetimiz. Ben heryerde ikamet ettim çok il gezdim diyordu yılların verdiği takati ile . Ama daha çok Erzurum da ikamet ettim ve buruk bi ses tonu ile de ama ben aleviyim dedi . Biraz sasirdim neden oyle dedi diye Amcam önemli olan insan olmak değil miydi